Tekstil ya da dilimize girmeden önceki Fransızca kökenli hâliyle textile “dokuma, kumaş” anlamlarına gelir. Sözcük, Fransızca’ya da Latince texere “dokumak, örmek” fiilinden türetilerek girer.

Dokuma, örme, tığ işi, düğümler ve elyafın birbirine işlenmesi şeklinde oluşturulan tekstil ürünleri günümüzde farklı amaçlar için çeşitlilik gösterse de aslında insanlık tarihinin eski dönemlerinden itibaren hayatımızın önemli bir parçasıdır. İlkin yalnızca soğuktan korunma amacıyla doğadaki materyallerden üretilen giysiler zamanla modanın icadıyla kendini çeşitler.

M. Ö. 6. Ve 7. Yüzyıllarda fiber (sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva veya tahta) kullanımının en eski örneği, İsviçre göl sakinlerinin kazılarında keten ve yün kumaşın bulunmasıyla kayda geçer. Yanı sıra Hindistan’da, ipek kültürünün izlerine M. S. 400 yılında rastlanır. Pamuğun izlerineyse M. Ö. 3000 yılına kadar rastlanabilmektedir.

Çin’de ipek böcekçiliği ve spin ipek tekniğinin keşfi M. Ö. 2640’de başlar. M. Ö. 3400’de iplik keten ve dokuma sanatı da Mısır’da ortaya çıkar.

Naylon gibi çeşitli sentetik elyafların keşfiyse tekstil ürünleri için daha geniş bir Pazar yaratır.

Küresel ölçekte tekstil ve hazır giyim sektöründe önemli bir ülkeye devam eden Türkiye’nin tekstil geçmişi Osmanlı İmparatorluğu’na dayanır. O zamandan bu zamana sektör hız kesmeden büyümeye devam eder ve 2017 yılında tekstil sektörü ülkenin tüm ihracatının yaklaşık yüzde dördünü oluşturacak hâle gelir.

Bu istatistiklere bakıldığında Türkiye tekstil ihracatında dünya sıralamasında ilk ondadır.